30 Mart 2015 Pazartesi

Mühendislik Harikası Olan Robot Kolları

Robot Kolu Nedir ?

Bu  yazımızda günümüz teknolojisinin önemli bir icadı olan robot kollarını diğer adıyla robocopları ele alacağız.

Günümüzde, Robot Kolları (Robotic Arm) endüstriyel üretim tesislerinin olmazsa olmazları olarak en üstlerde kendine yer edinmiştir. Hidrolik, pnömatic ( hava ile çalışan ) ve elektrikli gibi çeşitli motor sistemleriyle üretilen bu sistem, endüstrinin bir çok alanında oldukça verimli bir şekilde kullanılmaktadır. Robot kollar, programlanabilir, mekanik parçanın bütünü yada komplex  bir robottun bir parçası olarak nitelendirilebilirler. Robot kollarının üretimindeki asıl amaç, insan gücünü en aza indirmek, hata  payını olabildiğince azaltmak, üretim miktarını ve kaliteyi arttırmak ve de günümüz teknolojisine  oldukça önemli katkı sağlamaktır.

Robot kolları öncesinde sadece bilim kurgudan ibaretti taki 1950 de bilim adamı George Devol tarafından  ilk olarak üretilinceye kadar. 1980 sanayi devriminde bazı bilim adamlarının da merakı ile robot kolları alanında oldukça olumlu yol kat edilmiştir. Asıl kırılma noktası ise 20.yy da bilim adamlarının oldukça ileri seviyede robot veya robot kolları üretmesi ile meydana gelmiştir.

Peki biz bu robot kollarını nasıl ve nerelerde kullanabiliriz. Robot kollarının kullanımı aslında düşünüldüğü gibi karışık ve zor değildir tam aksine oldukça kolay ve pratikdir. Üretilen robot kolları birçok alanda çeşitli amaçlar doğrultusunda kullanılabilirler. Dizme, yerleştirme, taşıma, paketleme, silikon çekme, delme, kesme, yapıştırma, kalite kontrol, ölçüm, test işlemleri, yükleme ve boşaltma gibi birçok üretim sürecine kullanılmaktadır.Bunların yanında otomotiv, beyaz eşya, kimya, cam, mobilya, gıda, elektronik, metal, seramik, kâğıt gibi birçok endüstriyel sektörde kullanıma uygundur.

Robot kolları günümüzde okadar gelişmiştir ki insan sağlığı için tehlike içeren ortamlarda mesela radyasyon içeren ortamlar, su altı, uzay gibi yerlerde robot kolları yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunların yanında tıp alanında da oldukça gelişmiş robotlar mevcuttur, örnek verecek olursak, amaliyat 
yapan, bizzat doktorların yanında sanki insanmış gibi doktorlar kadar iyi işler çıkaran robotlar vardır, fakat bu robotlar oldukça maliyetli olduğu için çok fazla yaygın değildir ama en kısa sürede maliyeti düşürüp bu alanda da robotlar yaygınlaşacagından hiç şüphem yoktur.



Birazda resimler üzerinden konuyu ele alalım:

































Yukardaki resimlerdede gördüğümüz gibi bir insan kendi kolu ile yapabildiği hemen hemen herşeyi robot kulu ilede yapabilir.

Yazıma son noktayı koymadan önce şunları söylemek isterim ki sizlerde bana hak vereceksinizdir. Ülkemizde bu alandaki çalışmalar çok fazla değil, ama bu ilerde olmayacağı anlamına gelmez. Tabi buda yine biz mühendislere bağlı, ilerde kendimizi geliştirip ülkemize faydalı birer mühendis olmalıyız ki bizden sonra gelen yeni nesillere bir örnek olsun,  avrupadan alan değil avrupaya satan olmalıyız, ancak ve ancak bu şekilde ülkemiz ilerler, güçlü olur.

Saygılarımla,

EMO-GENÇ Yönetim Kurulu Üyesi

 Hasan Hüseyin ŞAHİN


28 Mart 2015 Cumartesi

İlklerin Adamı Ve Elektrik Mühendisliğinin Öncülerinden:Nikola TESLA


"Şimdiki zaman onlara ait olabilir, ama gelecek, ki ben hep bunun için çalıştım, bana ait."
-Nikola Tesla

Sırp asıllı Amerikalı mucit ve bilim insanı Nikola Tesla, elektriğe ve elektromanyetizmaya doğuştan gelen yatkınlığıyla yaşadığı dönemde hem bilime, hem de evlerdeki günlük hayata damga vurmuş bir isim. Tesla'nın icat ettiği birçok buluş ve geliştirdiği birçok prensip günümüzde halen kullanılmakta.
 10 Temmuz 1856'da Avusturya İmparatorluğu sınırları içindeki Smiljan köyünde doğan Nikola Tesla, dalgalı bir eğitim dönemi geçirdi. Papaz olan ve oğlunun da bir papaz olmasını isteyen babasının istekleri aksine, Nikola Tesla Avusturya İmparatorluğu içindeki farklı şehirlerde farklı okullara gitti, farklı üniversitelerde ders aldı ve farklı işlerde çalıştı. Bu yıllarda elde ettiği teknik bilgiler ve iş deneyimi, ileriki yıllarda kariyerine, daha da önemlisi hayallerine yön verecekti.

Alternatif Akım

1884'te New York'a taşınan ve çalışmalarına burada devam eden Tesla, burada Edison'la çalışmaya başladı, fakat Edison'un Tesla'nın alternatif akım sistemlerine ilişkin buluşlarına mesafeli durmasıyla iki bilim insanı çok geçmeden yollarını ayırdı. Edison'dan önce ABD'de hiçbir evde elektrik yoktu; dolayısıyla elektriğin evlere girmesi, Edison'un geliştirdiği doğru akım sistemiyle mümkün olmuştu ve Edison ekonomik kaygılardan dolayı bu sistemi değiştirmek istemiyordu.
Yeni çeşit elektrik motorları ve jeneratörleri üzerinde çalışmaya başlayan Tesla, çok geçmeden alternatif akım sistemini geliştirdi. Tesla'nın geliştirdiği üç fazlı alternatif akım indüksiyon motoru, elektrik enerjisini mekanik enerjiye, doğru akıma göre çok daha başarılı bir şekilde çeviriyordu. Ayrıca alternatif akım daha yüksek voltaj üretmeyi mümkün kılıyor, elektriğin çok daha uzağa, çok daha ucuz bir şekilde taşınmasını mümkün kılıyordu.
Edison'la yollarını ayıran Tesla, geliştirdiği alternatif akım üreteçleri, transformatörleri ve motorlarına ilişkin buluşlarının patentlerini 1885 yılında George Westinghouse'a sattı. Böylece alternatif akımı yaymaya çalışan Westinghouse ve Tesla, doğru akım sistemlerinde ısrar eden Edison ile doğrudan rakip oldu. Bu rekabet kısa sürede büyük bir ticari savaşa dönüştü; hatta bu dönem "Akım Savaşları"  olarak anılır oldu. Chicago'daki 1893 Kolomb Dünya Fuarı, Akım Savaşları için önemli bir muharebe oldu: Westinghouse ve Tesla, Edison'a kıyasla çok daha ucuz bir teklif vererek fuardaki Elektrik Pavyonu'nu aydınlatırken bütün dünya alternatif akımın bu başarısına tanık oluyordu. Zaman içinde alternatif akımın güvenilir, ucuz ve başarılı olduğu kabul edilir oldu nihayet dünyaya kanıtlanmış oldu ve doğru akım sistemleri kademeli olarak terk edildi.
Niagara Şelaleleri'nde 1896 yılında kurulan elektrik santrallerinde de alternatif akım kullanıldı (burada akan sudan elektrik üretmek Tesla'nın çocukluk hayaliydi) ve burada üretilen elektriğin Buffalo kentine iletiminde de Tesla'nın geliştirdiği sistemler kullanıldı.
Alternatif akım, Tesla'yı kimi kaynaklara göre dünyanın en zengin insanı yapabilecek bir buluştu. Westinghouse ve Tesla arasındaki kontrat, Tesla'nın üretilen enerjiyle doğru orantılı olarak para almasını öngörüyordu (ve Tesla birim başına oldukça yüksek bir rakam alıyordu). Alternatif akımın büyük başarısı yüzünden Westinghouse'un, Nikola Tesla'ya oldukça büyük bir miktar borcu olmuştu. Bu mali yük o kadar büyüktü ki Westinghouse Electric Company 1907'de batma noktasına geldi. George Westinghouse sorunu çözmek için Tesla ile konuşunca, sonradan çokça anlatıldığına göre Tesla kontratı yırttı ve alacaklarından vazgeçti. 

Kablosuz Enerji

Tesla çalışmalarını daha sonra kablosuz enerji üzerine yoğunlaştırdı. 1891'de patentini aldığı Tesla bobini ile kısa mesafede enerjiyi kablosuz şekilde taşımayı başardı. Temelinde yükseltici bir transformatör olan Tesla bobini, çok çok yüksek gerilimler elde etmeyi mümkün kıldı. Tesla, kendi adını verdiği bu indükleme bobinlerini elektrikle aydınlanma, yüksek frekanslı alternatif akım ve özellikle kablosuz elektrik iletimi gibi alanlardaki deneylerinde kullandı.
O dönemde Alman bilim insanı Heinrich Rudolf Hertz'in çalışmalarından etkilenen bir grup bilim insanı, radyo dalgalarıyla ilgili deney ve araştırmalarını yoğunlaştırmıştı. 1889 yılındaki Paris Fuarı'nda Hertz'in çalışmalarıyla yakından tanışan Nikola Tesla da bu insanlardan biriydi. Tesla 1893 yılında, yani Guglielmo Marconi'nin buluşundan iki yıl önce, yeterli teknik donanım ve bilimsel birikimle radyo dalgalarıyla iletişim üzerinde yoğunlaştı, fakat bulduklarını haberleşme yerine elektriğin kablosuz aktarımı üzerine yoğunlaştırdı.
1898 yılında New York'taki Madison Square Garden'daki bir süs havuzunda ufak bir botu radyo dalgalarıyla hareket ettirerek bir alıcı ve verici arasındaki iletişimi sağlayan ilk kişi oldu. Yani daha basit bir dille uzaktan kumandayı icat etti ve patentlerine bir yenisini ekledi. "Teleotomaton" adını verdiği bu icat, bütün radyo prensiplerine, uzaktan elektrik hareketine, hatta bir de robota sahipti.
Marconi 1901 yılında "Kablosuz Telegrafi Aparatı"nın patentini aldı, fakat 1943 yılında bir ABD Yüce Mahkemesi kararı, "Marconi'nin patentinin Lodge, Tesla ve Stone'un buluşlarına bir ekleme yapmadığını" söyleyecekti.
Tesla 1899'da Colorado Eyaleti'ndeki Colorado Springs'e taşınarak yüksek voltaj/yüksek frekansla ve kablosuz enerjiyle ilgili araştırmalarına devam etti. Tesla, Dünya'nın kendisini ve atmosferi kullanarak elektriği global olarak taşıyabileceğine inanıyordu. Gerçekten de metrelerce ötedeki lambaları kablo kullanmadan yakabiliyordu. Tesla, buradaki yaklaşık iki yıllık deneylerinin sonunda New York'a Dünya'nın "elektrik titreşimleriyle hayatta olduğuna" ve elektriği sadece yeryüzünü ve gökyüzünü kullanarak aktarabileceğine ikna olmuş bir şekilde döndü.
Kablosuz Global İletişim ve Enerji Sistemi
1901 yılında New York'ta kariyerindeki en büyük başarısızlık olacak olan Wardenclyffe Kulesi projesine başladı. Tesla'nın amacı, New York'taki kuleden İngiltere'ye ve Atlantik Okyanusu'ndaki gemilere telgraf mesajları, ses, hatta görsel ve elektrik iletmekti. Yükseklikleri 90 ila 180 metre arasında değişen kuleler inşa edilmesini öngören proje, başarılı olduğu takdirde bölgeyi dünyanın iletişim merkezi yapacaktı. Tesla, tam anlamıyla olmasa da ünlü iş adamı J.P. Morgan'ı projeyi desteklemeye ikna etti. Fakat masrafın sürekli artması, Marconi'nin telegraf mesajlarını çok daha ucuza iletebilmesi (J.P. Morgan projenin en çok bu kısmıyla ilgileniyordu) ve Tesla'nın zaman içinde güvenilirliğini yitirmesi sebebiyle (uzun süre Colorado Springs'te uzaydan bir radyo mesajı aldığını iddia etmişti) proje terk edildi. Tesla, internetin ilkel bir versiyonu sayılabilecek ve "tamamlandığı takdirde dünyayı yüzyıl ileriye taşıyacak" projesini gerçekleştirebileceğinden emindi, fakat onun yerine Wardenclyffe Kulesi'nin sökülüp, elde edilen hurdanın borçlarını kapatmak için kullanılmasını izlemek zorunda kaldı.

Enerji Silahı veya "Ölüm Işını"

Tesla'nın son büyük projesi ise askeri amaçlar için kullanılabilecek oldukça güçlü ve uzun mesafeli bir silah oldu. Nikola Tesla, yoğunlaştırılmış ve sıkıştırılmış bir elektrik ışınını çok uzaklardaki hedeflere yöneltebilecek bir elektrik silahı olarak özetlenebilecek silahını 1934'te kamuoyuna açıkladı. Projesinin tamamlanmak üzere olduğunu, sadece birkaç detayın deney aşamasında kaldığını ve bu savunma silahının dünya barışına olanak tanıyabileceğini savunan Tesla'ya göre bu silah 300 kilometre mesafeden orduları durdurabilecek, uçaklar böylece bir silah olmaktan çıkacak ve ülkelerin sınırları askeri yöntemlerle aşılamayacaktı. Bu buluşun anlatıldığı 1934 tarihli New York Herald Tribune gazetesi kendisinden, "Tesla'nın buluşları onun 'elektrik çağının babası' sıfatını Edison'dan, Steinmetz'den veya herhangi bir kişiden daha çok hak ettiğini kanıtlıyor. Buluşunu yaptığı 700 patenti bulunuyor ve bunlardan birkaç tanesi bile bir çağı kapatıp yenisini açmaya yetecek nitelikte. Fakat artık tekrar tekrar çılgın damgası yemekten kurtulamıyor," şeklinde bahsediliyor.
Tesla bu silah önerisini mektupla birçok ülkeye sundu. Bu ülkelerden biri olan SSCB buluşla bir noktaya kadar ilgilense de Tesla çalışmalarını tamamlayacak desteği hiç bulamadı ve silah üretilmedi.
Tesla 7 Ocak 1943'te, bir süredir yalnız yaşadığı New Yorker Hotel'deki odasında öldüğünde 87 yaşındaydı. Arkasında bugün hâlâ geçerliliğini koruyan icatlar, sistemler ve prensipler bıraktı. Örneğin bu yazıyı okuduğunuz ekran, enerjisini, temelini Tesla'nın oluşturduğu modern elektrik üretim ve dağıtım sistemlerinden alıyor. Yüzlerce buluşuyla 20. yüzyıla yön veren bu büyük mucitin adı, ölümünden 17 yıl sonra 1960 yılında Uluslararası Birimler Sistemi'nde (SI) "tesla" olarak magnetik akı yoğunluğu birimine verildi.  

Gökhan TERZİ
EMOGENÇ Gaün Başkanı 

26 Mart 2015 Perşembe

                                                3 FAZLI SİSTEMLER

   
  
     Arkadaşlar bu yazıda 3 fazlı sistemlerin avantajları, neden tek fazlı değilde 3 faz kullanıldığını ve 3 fazlı sistemlerin çalışma prensibi gibi konular hakkında kısaca yazı yazmak istedim.Umarım faydalı olur...    
     3 fazlı sistemlerde ana amaç; sistemin stabilitesi ve maliyetidir.Çok fazlı motorların momenti,tek fazlı motorlara göre daha performanslıdır.Yapıları daha basittir.Az bakım gerektirir ve verim bakımından daha iyidir.Kayıplar tek fazlı sistemlere göre daha azdır.
     Tek fazlı sistemde,yükün generatörden çektiği gücün frekansının, gerilim/akım frekansının iki katı olduğu ve değişimin de dalgalı olduğu yapılan analizlerde görülmüştür.3 fazlı sistemlerde yüke ait toplam ani güç,her faza ait güçlerin toplamıdır.Bu toplam sabit bir değerdir yani zamanla değişmemektedir.Bu güç sabit olduğundan özellikle 3 fazlı sistemlerde motorların momenti daha düzgündür,titreşimler minimum seviyededir.    

    Peki Şebekenin 3 Faz ve 50 Hz Olmasının Sebebi Nedir?

    3 fazlı AC akıma dayalı elektriğin üretimi ve dağıtımı 19.yy'da Nikola Tesla tarafından geliştirildi.Tesla'nın bu sistemi geliştirdiği dönemde Thomas Edison kendi DC sistemi üzerinden şebekelere enerji sağlamaktaydı.Tesla AC sistemin DC sisteme göre daha verimli,kayıpların daha az olduğunu savunuyordu.Tesla dahil olduğu Westinghouse şirketiyle beraber AC iletimin kullanılması için büyük çaba sarfettiler.
    Tesla kendi sisteminde 60 Hz frekansta ve gerilim olarak 240 V düzeyini belirlemişti.Ancak o zamanlarda elektrik enerji pazarını elinde bulunduran Edison ekonomik çıkarlar ve gurur yüzünden Tesla ile ters düşmüştü.DC dağıtım sisteminde elektriğin taşınması sırasında uzun mesafelerde büyük kayıplar yaşanmakta ve maliyet bir o kadar artmaktadır.Zamanla Tesla bu olumsuzlukların yükü altında dayanamayıp şirketininde kararıyla Tesla'nın AC sistemine geçmişlerdir.Sistem 3 fazlı olarak kullanıma başlandı ancak gerilim düzeyi 110 V, frekans 60 Hz olarak belirlenmiştir.
    Avrupa'da ise ilk güç üretim tesisini kuran AEG firması 110 V üretime başladı.Zamanla bu seçimin uygun olmadığı görüldü.Çünkü 110 V gerilim seviyesinde 2 KWlık bir motor şebekeden yaklaşık 18.18 Akım çekmekteydi.220 V gerilimde ise 9.09 Akım çekiliyordu.Bu durumda elektriğin iletiminde kullanılan ilatkenlerin kesitlerinin büyümesine neden olarak maliyetinde artmasına neden oluyordu.Bir diğer nokta da motorların ilk kalkınma anında nominal değerlerinin üzerinde akım çekmeleriydi.Bu yüzden dağıtım sistemlerine devre kesiciler konulması gerekmekteydi.Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için zamanla 220 V geçilmiştir.
   Şimdi arkadaşlar gelelim şebekemizde kullanılan frekansın neden 50 Hz olduğuna. Tesla sisteminde 60 Hz frekansı öngörmüştür ancak bizimde sonradan dahil olduğumuz Avrupa da ilk sistemi kuran AEG firmasının 50 Hz tercih etmelerinin sebebi onluk sayı sistemi olarak bilinmektedir.50 Hz kullanımında,elektrik üretilirken yaklaşık %20 daha az etkin ve iletimde %10-20 arasında daha verimsizdir..Bunların yanı sıra bobinlerin sarınımında daha büyük sarımlar ve manyetik çekirdek malzemenin kullanılmasını gerektirir.Zamanla bu sorunlar birbiri ardına zincirleme sorunlar yaratarak büyümüştür.O yıllarda elektrik üretimini tekelde bulunduran AEG firması 50 Hz frekans düzeyini korumuş ve tüm Avrupa kıtasına bu şekilde yayılmıştır.   

    3 Fazlı Sistemin Avantajları ;

   - DC elde edilmek istendiğinde 3 fazlı doğrultucuların akım harmoniklerinin tek faz doğrultucu akım harmoniklerine göre düşük olması,
   - 3 faz enerji iletiminde kablo kesitleri 1 fazlıya göre daha düşüktür.Bu nedenle maliyetler düşer.
   -2 farklı gerilim seviyelerinde kullanılabilir;Faz-Nötr 220 V ,Faz-Nötr 380 V.
   -Aynı boyuttali iki vrya üç fazlı sisem bir fazlı sistemden daha büyük güç verir.
    3 Fazlı Sistemde Genel İfadeler;
  

   3 Fazlı Sistemin Çalışma Prensibi;

   3 Fazlı sistemde 3 bobin manyetik alan içerisinde aralarında elektriksel olarak 120 derece olacak biçimde yerleştirilir.Bu sargılara R-S-T sargıları da denir.


  Sistemde R yani referans alındığında temel olarak R sargısı ile T sargısı arasında 120 derece,R-S arasında ise 240 derece açı farkı bulunur.
    
              YİĞİT DEMİRCİ
    EMO-GENÇ Yönetim Kurulu Üyesi
   
   



18 Mart 2015 Çarşamba

Senkron Motor Nedir??

  Senkron motorların yapısal olarak alternatörlerden hiçbir farkı yoktur.Bilindiği gibi,paralele giren alternatörün mekanik enerjisi azaltılırsa senkron motor olarak alıcı biçiminde şebekeden enerji çekerek çalışmaya devam eder.Hızı yüklü veya yüksüz olmasına bağlı olmaksızın senkron hız olur.Bu nedenle senkron motorlar endüstride sabit hız ihtiyacı olan yerlerde kullanılır.
  Statora uygulanan 3fazlı AC akımın meydana getirdiği döner alan kutupları ile rotora uygulanan DC akımın meydana getirdiği uyartım kutuplarının zıt isimlileri birbirini çekerek bağ kurar.Bunun sonucu olarak rotor da döner alan hızı ile döner alan tarafından,döner alan yönünde sürüklenir ve döner alan hızı ile döner.Burada döner alan hızından kastedilen stator döner alan hızıdır.
  Mildeki yük artıp azaldıkça devir sayısı olarak hızda değişiklik oluşmaz fakat yük arttıkça rotor döner alandan açısal olarak geri kalmaya başlar.
  Bilineceği gibi statora gerilim uygulanır uygulanmaz döner alan derhal anma hızına çıkar,fakat rotor sahip olduğu büyük kütlesi nedeniyle eylemsizliğini yenip derhal döner alan hızına yükselemez.Bu nedenle statora gerilim uyguladıktan sonra rotor herhangi bir yöntemle döner alan yönünde döner alan hızına yakın bir hıza çıkarıldıktan sonra rotora DC gerilim uygulanarak uyartılır ve zıt isimli rotor ve stator kutuplarının manyetik alan bağı kurarak,rotor senkron hıza çıkarılmış olur.

Belli Başlı Yol Verme Yöntemleri ve Kullanılan Motor Yapıları:

1-Alternatör olarak şebekeye paralel bağlayıp sonra mekanik enerjisini keserek senkron motor çalışmasını başlatmak.
2-Senkron makinenin milindeki uyartım sağlayan dinamoyu DC motor olarak çalıştırıp döner alan hızına yakın hıza rotoru çıkardıktan sonra çalışmayı başlatmak.Uyartım makinesi çok küçük olduğundan ancak boşta yol verebilecek bir güç üretebilir.
3-Senkron motor milinde bulunan bir zemberek yayını kurarak onu boşalttıktan sonra rotor dönerken DC gerilim uygulayıp senkron kenetlenmeyi sağlamak.Bu yöntem de boşta kalkınan motorlara uygulanan ilkel bir yöntemdir.
4-Rotor üzerinde amortisör sargıları var ise asenkron olarak bunlar yardımıyla yol verip,rotora DC uygulayarak makineyi asenkron hızdan senkron hıza yükseltmek.Bu yöntem az yüklü kalkınan senkron motorlarda en yaygın kullanılan yöntemdir.


Gökhan TERZİ
EMO-GENÇ Gaziantep Başkanı

10 Mart 2015 Salı

ELEKTRİK 1KV ALTI TESİSLER SMM BELGESİ

Arkadaşlar hepimizi ilgilendiren bir konuya değinmek istiyorum.Şu anda hemen hemen herkeste "İMZA YETKİSİ"telaşı var.Acaba hangi dersi alırsam imza yetkisi alabilirim gibi sorular??

 Öncelikle şunu belirtmekte fayda görüyorum.İmza yetkisini niçin istiyorsunuz?Eğer ki SMM yani serbest mühendis müşavir olarak çalışacaksanız ve proje işi yapacaksanız imza yetkisi almanızda tabiki fayda var.Ama onun haricinde fabrikada veya herhangi bir işletmede çalışıyorsanız da elge altına imza atmanız gerekiyorsa illa SMM olmanıza gerek yok.Tabi imza atacak olduğunuz belge bir proje veya ona benzer birşey değilse.
  
Peki SMM nedir ve ne iş yapar?

SMM (Serbest Müşavir Mühendis)  Bürolarının tasarım yapmaya, uygulamaya, teste, kontrola, kabule ve imzalamaya yetkili olduğu Elektrik-Elektronik-Kontrol-Biyomedikal mühendisliğine yönelik mühendislik hizmetlerine ve bu hizmetlere ait herhangi bir konuda bilim ve tekniğe uygun olarak hizmetin görülmesine fikren katkıda bulunulmasına SMM Hizmeti denir. Bu hizmetleri gerçekleştiren kişiye de SMM denir.
Ne İş Yapar?
  • Etüd  ve Yapılabilirlik Hizmetleri.
  • Proje Hizmetleri;           
            1- Öneri Projesi,           
            2- Ön Proje (avan proje),           
            3- Uygulama Projesi,           
            4- Röleve Projesi,           
            5- Değişiklik Projesi (tadilat projesi),           
            6- Üretim projesi (imalat projesi),           
            7- Son Durum Projesi,           
            8- Detaylar.
  • Araştırma ve Geliştirme Hizmetleri. 
  • İhale Dosyası ve Keşif-Şartname Düzenleme Hizmetleri.
  • Mesleki Kontrollük Hizmetleri.
  • Teknik Uygulama Sorumluluğu (fenni mesuliyet).
  • Hakediş ve Kesin Hesap Hizmetleri.
  • Devreye Alma, Kontrol ve Kabul Hizmetleri
  • İşletme ve Bakım Hizmetleri.
  • Danışmanlık Hizmetleri (müşavirlik hizmetleri).
  • Yapım Hizmetleri ve/veya Sorumluluğu
  • Test ve Ölçüm Hizmetleri
  • Teknik Dosya Hazırlama Hizmetleri
Eğer yukarıda yazılı olan kriterlerden herhangi birini yapmayacaksanız boşuna SMM için kendinizi zorlamayın.

Şimdi gelelim ders konusuna hangi dersleri alırsam SMM için başvuru yapabilirim.?

Elektrik-Elektronik mühendisleri ile yüksek mühendislerinin  Elektrik 1kV üstü ve 1kV altı tesisler SMM belgesi talep etmeleri halinde; SMM belgesinin belirlenmesi için transc ript inceleme komisyonu tarafından  transc ript istenir. Elektrik-Elektronik mühendisleri ile yüksek mühendisleri‘nin trasc ript‘inde  "yüksek gerilim tekniği", "elektrik makinaları", "elektrik tesisleri"(koruma, üretim, iletim, dağıtım‘dan biri) derslerinin tamamının veya bu derslerle aynı içerikte olup, farklı isimler altında olan derslerin bulunması veya bu dersleri sonradan tamamladıklarını üniversitelerden belgelemeleri durumunda Elektrik-Elektronik mühendisleri ile yüksek mühendisleri‘ne Elektrik 1kV üstü ve 1kV altı tesisler SMM belgesi düzenlenir.

Umarım bilgiler sizler için yeterli olmuştur.

Esenlikler dilerim.

Gökhan TERZİ
EMO-GENÇ Gaziantep Başkanı


8 Mart 2015 Pazar

HAK MÜCADELESİ KADIN, ERKEK ÜZERİNE DEĞİL, TAMAMEN ADALET ÜZERİNE OLMALIDIR.
Kadınların eşit haklara sahip olabilmesi için mevzuat değişikliğinden çok zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var. Yeri gelince kadının en kutsal varlık olan Ana olması, fakat en çok da ezilen, sömürülen, dayak yiyen ve her şeye rağmen hayatını devam ettirmeye çalışanın da kadın olması çelişki verici bir durumdur... Toplumumuzda güçlü bir erkeklik onurundan söz edilir,  ancak erkeğin kadına şiddet uygulaması bu onurla çelişkili bir durumdur.  Tüm bunların önüne geçmek için, Hak mücadelesi kadın, erkek üzerine değil tamamen adalet üzerine olmalıdır. Mücadelesi adalet olan bir eşitlik, kadınlara fayda sağlayacaktır. Aslında kadın-erkek ayırımcılığının tohumları ailede çocuk yetiştirirken atılmaktadır, dolayısıyla çocuklarımızı yetiştirirken gerek ailelerin, gerek eğitim kurumlarının kız, erkek ayırımı yapmadan, adalet, sevgi, saygı, merhamet duygusunu yerleştirmeleri önem arz etmektedir.
Bunun yanında, Kadınlarımızın yasada eşit haklara sahip oldukları bilinci ile kararlı duruşları da önemlidir. Yasada eşit olarak görülmesi ve buna rağmen istihdamlarda bir kota konması zaten eşit olmadığının göstergesidir, ancak bu zihniyetin değişmesi sürecinde bu kotaya şimdilik ihtiyaç gözükmektedir.
Her ne kadar başarıları elde etmek için, önlerine çıkan birçok engelle mücadele etmek zorunda kalsalar dahi,  günümüzde bilim, siyaset, eğitim, kültür-sanat ve iş dünyasında herkesi gururlandıran, başarılarıyla adından söz ettiren ülkemiz kadınları tüm kadınlar için güvencedir.
Bu duygu ve düşüncelerle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü‘nü kutlar,  bu günlerin insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına vesile olmasını, en çok kadınları ve çocukları vuran dünyadaki savaşların, istismarların, yoksullukların, ayrımcılıkların bitmesini diliyor, kadın, erkek tüm insanlık için adaletin, sevgi ve saygının hakim olmasını diliyorum.

İslim ARIKAN
Elektrik Mühendisleri Odası
Gaziantep Şubesi Başkanı

7 Mart 2015 Cumartesi

    
  


      Kurtuluş Savaşı’nda vatanımızın bağımsızlığı için erkeğiyle birlikte cepheden cepheye koşan Türk  kadını hakkında Devletimizin Kurucusu Büyük Önder Atatürk, “Dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben  Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluş ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar  himmet gösterdim’ diyemez” şeklindeki sözleriyle kahraman kadınlarımızın değerini açık bir şekilde ifade  etmiştir. Hayatın ağır yüklerini taşıyan, elinin emeğini gözünün nuru ile birleştiren kadınlarımız insanlığın  kalbidir. Sonsuz sevgi ve hoşgörüyle yetiştirdikleri nesillerle geleceğimizin şekillendirilmesinde önemli  rol oynamaktadırlar. Anadolu kadını ülkesinin çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmasında üzerine düşeni  fazlasıyla yapmış; bugün gerek kamu, gerekse özel sektörde birçok meslek dalında olduğu gibi hem  eğitim sürecinin hemde iş hayatının zorluğuna rağmen mühendislik gibi bir alan da üstün başarılara  imza atmış ve atmaya da devam edecek meslektaşlarımızın, bu duygu ve düşüncelerle yaşamımızın her  anında varlıklarıyla onurlandığımız; üreten, eğiten, yetiştiren, yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız  veren, ailenin ve toplumun temel taşı annelerimizin, dünyayı sevgi ile dolduran tüm kadınlarımızın  “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nü kutlarız!
       EMO-GENÇ Gaziantep Yönetim

   

   

5 Mart 2015 Perşembe

Yeni Bir Dönem,Yeni ve Dinamik EMO-GENÇ Gaziantep.....

Sevgili Arkadaşlar,

  Bu dönem yeni ve dinamik bir EMO-GENÇ kadrosu ile Gaziantep Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünde daha aktif rol oynayacağız.Amacımız bölümde okuyan bütün arkadaşlarımıza teknik anlamda gerek teorisel gerekse pratiksel olarak birşeyler kazandırabilmek.Bunun için çeşitli etkinlik ve faaliyet planları yaptık ve yavaş yavaş hepsini faal hale getireceğiz.

  Bu faaliyet planlarından biri de EMO-GENÇ GAZİANTEP adına açmış olduğumuz blog sayfamızdır.Bu blog sayfamızda tamamen siyasetten uzak sadece ve sadece teknik ve kişisel gelişim alanında bilgilerden yararlanabileceksiniz.Elimizden geldiği kadarıyla içinde bulunduğumuz meslek grubunun her alanından sizlere bilgi aktarımı yapmaya çalışacağız.
   
   Bunların yanında yapmış ve yapacak olduğumuz diğer her türlü etkinliklerle(teknik gezi,kurs vb.) ilgili de burada da bilgi paylaşımda bulunacağız.
    
   Yukarıda da yazmış olduğum üzere amacımız bölümde okuyan bütün arkadaşlarımıza teknik anlamda birşeyler kazandırabilmek.Mezun olduktan sonra çekeceğiniz sıkıntıları minimum seviyeye çekebilmek.Bu bağlamda siz arkadaşlarımızdan da gerekli özveriyi göreceğimizi ümit ediyoruz.

  Ayrıca oluşturduğumuz bu blog sayesinde sizlerin öneri ve şikayetlerini de dikkate alacağız.Bu geri bildirimler bizler için önemli.Çünkü daha sonraki yapacak olduğumuz çalışmaları bu öneri ve şikayetler çerçevesinde değerlendirip plan yapacağız.

  Son olarak desteklerini bizlerden esirgemeyen EMO Gaziantep şube başkanımız Sayın İslim ARIKAN hanımefendi'ye,EMO Gaziantep Şube EMO-GENÇ yetkilisi Sayın Halil İrfan TUZCU bey'e ve bütün yönetim kurulu üyelerine buradan teşekkürlerimizi bir borç biliriz.

EMO-GENÇ Gaziantep Üni.Yönetimi adına
Gökhan TERZİ